Her başlangıç bir ilktir ve ilk olan her başlangıcın nasıl ele alındığı ise oldukça değerlidir. Çocuklarınızın okula ilk adımında, özenle tasarlanmış, duygusal destek verilmiş bir süreç içinde olmaları gelişimlerine atılan temel ve bağımsız bir birey olma yolculuklarında önemli bir basamaktır. Bu basamakları hem çoçuklar hemde ebeveynler birlikte çıkar. O sebeple bu başlangıç tüm ailenin bir başlangıcı olarak değerlendirilir.
ANAOKULUNA BAŞLIYORUZ
Ebeveyn olarak okula ilk adıma hazır mısınız?
Çocuk gelişim uzmanlarınca anaokuluna başlangıç 3 yaş itibari ile önerilmektedir. Çocuk o yaşa kadar bir güven alanında yaşar, okula ilk adım sürecinde ise bu güven alanından bir süreliğine ayrılıp başka bir güven alanına uyumlanmaya çalışır. Burada yaşanan ilk duygu dolayısı ile “ayrılık” olmaktadır. Bu ayrılık hem ebeveyn hem çocuk tarafından kabulü zor fakat duyguları ve düşünceleri
yönetmenin belkemiğidir. Öncelikli ebeveyn güvende hissetmediği sürece, çocuğun güven hissetmesi pek kolay olmaz. Bu sebepledir ki ebeveyn çocukla birlikte bu uyumlanma süresinde her iki tarafında duygusal ihtiyaçlarını fark edip, bu güvenli alana odaklanabilmesi önemlidir. Okul seçimi, kurucu vizyonu, öğretmen diyalogları ebeveynler için önemli tercihler arasındadır. Çocuk
ile beraber güven oluşturabildiğiniz okulu bulmak ilk kuraldır.
Bu sürece çocuğunuz hazır mı?
Anaokuluna tavsiye edilen yaş haricinde her çocuk özelinde bireysel olarak ele alınması gereken ve genellemeden çok ihtiyaca yönelik karar verilmesi gereken bir konudur. Çok daha erken okula başlama ihtiyacında olan çocuklar olabileceği gibi, 4 yaşında olup sosyal duygusal olarak bir süre daha desteklenip daha hazır olduğunda okula başlamasının uygun görüldüğü çocuklar da olabilir. Bu süreçte çocuğun yeni deneyimlere açık olma, ayrılıkla baş etme, yeni bağlanma figürlerine uyumlanma, iletişim becerileri, öz bakım becerileri, duygu regülasyonu (düzenlemesi) ve grupla hareket etme gibi birçok alanda değerlendirilmesi gerekir. Anaokuluna başlangıç için AGTE (Ankara Gelişim Tarama Envanteri), Metropolitan Okul Olgunluk Testleri gibi bir çok ek test ve ölçek Uzman
Psikologlar tarafından uygulanıp ebeveyn ile paylaşılması önemlidir.
Unutmayalım ki bir yandan sosyal duygusal olarak daha iyi gelişmiş çocuklar okula daha rahat adapte olurken, yine bu alanda zorlanan çocuklar için okul da bir gelişim ve desteklenme ortamıdır. Yani, sosyal duygusal alanda zorlanan çocuklar doğru yer ve uzmanlar ile buluşunca gelişim basamakları kendini tamamlar.
Ebeveyn olarak çocuğunuzu anaokuluna nasıl hazırlamalısınız?
Çocuğunuz okula başlamadan ortalama 1 ay önce okula başlangıç sürecinden yalın bir dille bahsetmeli “okul nedir, okulda neler yapılır?” konusunda bilgi vermek çocuğu rahatlatır. Okulların açılışından ortalama 1-2 hafta önce ise; okulun fotoğraflarını göstermek, önceden gidip ziyaret etmek, öğretmeni ile
tanışmak, kendi okul deneyimlerimizi paylaşmak hazırlık süreci için önemlidir.
Okula ilk adım süresince çocuğunuz birden çok duygu geçişi yaşaması ihtimaldir. Yeni bir ortam, yepyeni bir deneyim, yeni arkadaşlar… Heyecan, sevinç, endişe, kaygı ve utanç gibi.. Çocuğunuzun hissettiği tüm bu duyguları anlamaya çalışın ve zorlandığı anlarda sakinleştirmek için konuşarak onları rahatlatın. Desteğinizi hissetmeliler ve bu duygular ile yalnız olmadıklarını hissetmeliler. Çocuklar ilk başlangıçlarda duygularını direkt yansıtabilecekleri gibi kapalı bir şekilde de bize anlatabilirler. Duygularını uçlarda yaşayarak fazla tepki geliştirebilir, bazen sınırlarınızı zorlayabilir, gece korkuları, uyku problemleri, beslenme davranışları
değişiklikleri olası olabilir.. Bu anlara şefkatle yaklaşmak gerekir. Süreci çocukların ana dili olan oyun dili ile oyunlaştırarak yatıştırabilirsiniz.
Anaokuluna Uyumlanma Süreci
Çocuğun okula uyumlanma süreci aşamalı olmalı. Çocuğun okulda kalma süresi başlangıçlara göre değişkenlik gösterebilir, ayrılma kaygısı yoğun olan veya uyumlanmada sosyal zorluk yaşayan çocuklarda bu süreç kısa süreli başlanabilir sonrasında ise git gide uzayarak normal saatleri içerisinde kalabilir. Bu süreç her çocuk için değişkendir. Gerekli gördüğünüz noktada profesyonellerden destek alınmalıdır. Çocuğunuz, ebeveynlerinin öğretmene ve okula olan güvenini görmek ister. Okul ve ebeveynlerin işbirliği içinde olduğunu ve güvendiği hissederse, çocuk da kendini güvende hisseder. Öğretmenler çocuklar için bir bağlanma figürüdür. Aralarındaki güven ilişkisinin oluşması, ebeveynlerin okula ve öğretmenlere alan açmasına bağlıdır. Bu sebepten ebeveynler uyumlanma sürecinde okulda “tampon” bir alanda beklemelidir. Çocuk öğretmeni ve okulu ile birebir zaman geçirdikçe bu ilişki oluşmaya başlar .Bu ilişkiyi sürdürürken arada endişelenir, kaygılanır ve bildiği güvenli alanına ebeveynine dönmek ister, orada kurulan bir göz teması çocuğu tekrar rahatlatarak bağlanma başarılı şekilde oluşmaya başlar. Çocuk öğretmenine güvendiğinde ve onu bir bağlanma figürü olarak gördüğünde artık ebeveynlerinden ayrılma vaktidir. Bu ayrılık
vakti çocuk hazırken olmalı, kucaktan teslim etmek gibi davranışlar bağlanmayı ve güvenli alanı zedeler. Güvende hissetmeden yaşanan ayrılıklar, çocukta bazı kaygı ve korkuları tetikleyerek travmatik sonuçlara sebep olabilir. Bu sebeple süreç mümkün olduğu kadar çocuğa karşı duyarlı ve empatik şekilde yürütülmelidir. Anaokuluna uyum sürecinde ebeveynlerin dikkat etmesi gerekenler:
Çocuğunuzu okula hazırlarken “okulda hep çok mutlu olacaksın, çok eğleneceksin” baskısını kurmayalım, korku ve kaygı gibi duygularını bastırmayalım , bırakalım çocuğunuz duygularını yansıtabilsin ve bu duyguları deneyimlesin. Süreçte çocuğunuza mümkün olduğu kadar şeffaf ve dürüst davranın. Çocuğunuzu okula bırakıp ayrılma vaktiniz geldiğinde çocuğa haber vermeden gitmeyin. Varlığınız ve yokluğunuz öngörülebilir olsun. Çocuk hazır olmadan, öğretmeni ile bir bağ henüz kurmadan, o ağlarken ve korku içindeyken okuldan ayrılmayın. Bu ayrılık anını güvenle yaşamak için okul ve ebeveyn işbirliği içinde olmalı. Süreçte ilerlenemediği durumlarda da profesyonel destek alınmalıdır. Çocuğun korku içindeki ayrılığı yaşaması ve öğrenişmiş çaresizlik duygusu ile okulda kalması çözüm değildir. Okuldan çıkışta çocuğunuzu soru yağmuruna tutmak yerine kısa sorular ile kendisinin paylaşım yapmasını sağlayabilirsiniz. Nasıl hissettiğine değer ve önem verdiğinizi hissetmesi yeterli olacaktır. Okulda bir sorun yaşayıp evde anlattığında “Annen/baban olarak ben çözerim” şeklinde yaklaşmayın, okulla işbirliği içinde bir tutumda olun. “Bu durumu yarın öğretmeninle de paylaşalım ve sana nasıl yardımcı olabiliriz hep beraber bakalım” gibi bir yaklaşım ile ortak güveni vurgulamak gerekir